bugün

entry'ler (66)

iphone un varsa marimba kullanmalısın kuralı

Öncelikle "marimba" da ne ola ki diyenler için açıklamamızı yapalım. Burada bahsi geçen Marimba; hepimizin çarşıda, pazarda, orda burda duyduğu şu telefon melodisidir:
http://video.uludagsozluk.com/v/marimba-39007/

Hiç iphone'um olmadı. Ekonomik değil ama çeşitli sebeplerden dolayı da olmayacak da zaten. Yalnız iphone'a sahip olan arkadaşlarda gözlemlemenin çok kolay olduğu bu garip kural var sanki. Nerede yazıyor bilmiyorum arkadaş, sormak istiyorum "mecbur musunuz şu mına kodumunun marimba melodisini kullanmaya? hıığğ?" Kullanmasanız birileri cebinizde iphone olduğunu falan anlamaz diye mi la oğlum bu korku? Neyin peşindesiniz? Böyle skim bi melodinin bu kadar insan tarafından kullanılması ancak ve ancak makinada default gelmiş olması ve cebimdeki telefon iphone mesajı verme kaygısıyla açıklanabilir. "ama ben bu melodiyi seviyoğğrummm" diyenlere de saygım sonsuz falan değil, de sktir gidin arkadaş. O kadar teknolojik bi telefonda sizi tarif edebilecek, tarzınızı yansıtabilecek bi melodi bulamayıp bu skim şeyi kullanıyosanız hiç almayın la o telefonu. Yazık verdiğiniz paraya...

karizmatik cevaplar

Öğrencilik dönemlerinde amfi önünde arkadaşlarla oturulmaktadır. Aniden kadraja giren, hepimizin tanıdığı fakat pek de samimi olmadığı bir arkadaş, enteresan bir saç şekli ile gelir ve sorar;

- Beyler! Saçlarım nasıl olmuş?

Arkadaş düşünürken mi gülünecekti, güldürürken mi düşünülecekti karıştırıcı cinsten bir cevap verir:

+ iki dakkada yaptıysan süper olmuş, uğraştıysan bok gibi...

O anda aniden müzik girer:
Ziyankar!
http://www.youtube.com/watch?v=tQLLiipMQu8 *

hastası olunan sözler

Müzik; "ruhun gıdası" ise, Arabesk rap; ""Gıda Zehirlenmesi"dir... *

film karakterlerinin boktan telefon melodileri

Olay aslında film karakterlerinin her daim en boktan telefon melodilerini kullanmasıdır. Herhangi bir filmde sanki kanunmuşçasına, karakterin sahip olduğu telefonun en skindirik melodisi o karakterin kullandığı telefon melodisidir. Sene olmuş 2012, adam hala lülülülülül lülülülül gibi ne bileyim bir ericssson melodisi olmadı klasik nokia tune ya da iphone'um var diyecekse de "bı lı bık bık bık bı lı bık" gibi garip melodiyi kullanması hadisesi. Dikkat ettim de film karakterleri ne kadar orijinal karakterler olursa olsunlar, melodi seçiminde karaktersizlik sergileyecekler illa. arkadaş bari bir şarkı türkü seç o nedir la öyle? bılı bık bık bık bı lı bık... Tespit ettim, mutluyum!

dönüşü bok gibi olan adam

"Dönüşüm muhteşem olacak" diyerek giden adamın dönüşünü 365 gün 6 saatte tamamlayıp 24 saatte kendi etrafında bir tur attıktan sonra geri gelmesi ve gittiği halden daha da bedbaht bir halde dönüşüdür. Böyle hareketlere hiç gerek yoktur. Adam olsun canımı yesindir...

sözlük yazarlarının tespitleri

Bir üniversitelinin telefonunda "Güvenlik Kodu" veya benzeri bir kısıtlama kodu varsa, bilin ki bu arkadaşımızın erkek veya kız arkadaşı var. Yani birlikte olduğu biri var.

Denemesi bedava, bir tane şaşmadı bu güne kadar!

sınavda verilmiş mükemmel cevaplar

[sonuna kadar oku, pişman olmayacaksın genç. belki lazım olur.]

Yer: Ankara üniversitesi / Tıp fakültesi

Ders: Farmakoloji (ilaç bilimi)

Asıl olay: Dünya üzerinde hiçbir doktorun zorlanmadan yapamadığı ve ıkınarak geçtiği farmakoloji dersinden testi geçtim, yazılı sınavı geçtim, hepsini bırakıp "sözlü" yapacak kadar psikopat bir hocanın varlığı.

Dolayısıyla içeri giren herkes 20 ve 30 arasında değişen notlar almakta, sınıfın tamamına yakını çakmaktadır.
Hoca'nın sorusu tektir;

Soru: ilaç nedir?

Cevap vermeye kıvranan çok ama adam gibi cevap veren yoktur. Yalnız tahmini olarak "risk budur" olayının kahramanı olduğu düşünülen rahat öğrenci içeri girer ve olaylar gelişir:

hoca: ilaç nedir?
öğrenci: bana göre mi? size göre mi?
hoca: * ben bana göre ne olduğunu biliyorum. sen sana göre nedir onu söyle!
öğrenci: Hocam şu anda bana göre ilaç, "sizin bana bu sınavdan 60 vermenizdir." işte ilaç budur...
Hoca: ...

O sınavdan sadece risk budur olayının kahramanı olduğu sanılan öğrenci 60 alır. Gerisi 20li-30lu notlarda kalmıştır...

nesli tükenmekte olup türkiyede yaşayan 101 hayvan

(bkz: turkiyenincani org)

turkiyenincani org

Önce bi tıkla be;
http://www.turkiyenincani.org/

Bir de sadece şu soruyu oku sana zahmet;
"uçabilen en büyük kara kuşunun Toy kuşu olduğunu, ve bunun türkiye'de yaşayıp da neslinin tükenmekte olduğunu biliyor muydun?"
görsel

Türkiye'de var olan ve dikkat çekilmezse yok olmak üzere olan 101 tür için,
[Tehlike altında bulunan 101 tür -> http://www.turkiyenincani.org/101-odak-tur.html]
isteyenlerin 1001 tl bağış yapabilabilir. daha sonra ise bu paralar yerel yönetimlere aktarılarak yerel insanlarla birlikte sadece bu hayvanların korunmasında harcanacaktır.

--spoiler--
Gurur duyduğumuz doğal mirasımızı gözümüz gibi korumak ve çocuklarımıza bırakmak hepimizin sorumluluğu.Türkiye'nin Canı Kampanyası, eşsiz ancak tehlike altında olan doğal mirasımız konusunda farkındalık yaratmayı ve önlem almak için harekete geçmeyi amaçlıyor.
Neyi Hedefliyoruz?

Biyolojik çeşitliliğin insan yaşamı için anlamının ve değerinin anlaşılması,
Anadolu'da geleneksel yaşam biçimleriyle iç içe geçen, ancak kaybolmaya yüz tutan doğal değerlerin korunması, Özellikle kırsal bölgelerde yaşayanların doğadan sürdürülebilir yararlanma biçimlerini benimseyerek yaşam standartlarını iyileştirmesi.

Nasıl Başaracağız?
Bu hedeflere ulaşmamız sizlerin katkısıyla mümkün. WWF-Türkiye'nin 35 yıllık doğa koruma deneyiminin ve uzmanlığının, destekçilerimizin hevesi ve isteğiyle birleştiği nokta, hedeflerimize ulaşmamızın güvencesi. Anadolu'da tehlike altında olan ya da kaybolmaya yüz tutmuş canlı türlerinin korunmasına yönelik projelerin geliştirilmesi, uygulanması, somut sonuçlara ulaşması ve kalıcı çözümler oluşturması "Türkiye'nin Canı Kampanyası" kapsamında yaratacağımız toplumsal duyarlılık ile gerçekleşebilir.

--spoiler--

Eğer bu gibi değerlere sahip çıkmak istiyorsak, maddi gücümüz yetmese bile elimizden gelen tüm imkanlarla bu tip çalışmaları yaymalıyız ki, maddi gücü yeterli olan veya bizim gibi çabalayabilecek insanların da haberi olsun. facebook profillerimizde saçma sapan gereksiz şeyler paylaşacağımıza , bi kere de şu linki paylaşsak; birilerine, hani olur ya belki biraz doğaya dikkat aşılasak, yine yeter. Ben yapmasam ne olur deme arkadaş! zaten hiçbir şey yapmadığımız için böyle olmadı mı?

yaran olaylar

kimi zaman da askerde yaşanan dumur olaylar adı altında incelenebilir bu olaylar. Misal;

kendisi teğmen olan enişte beyin anlatmış olduğu olaya göre; dönemin * kara kuvvetleri komutanı erdal ceylanoğlu ve beraberindeki birkaç üstdüzey komutan rutin denetimler için yakın bir zamanda bahsi geçen taburu ziyaret edecektir. Bu önemli ziyaret öncesi askerler toplanır, hepsine tek tek gelecek olan komutanların isimleri öğretilir ki, komutan gelip sorduğunda zor durumda kalınmasın. Gel zaman git zaman komutanlar gelir. Erdal ceylanoğlu, askerlerin karşısına geçer. Nasılsın asker? Soğğoooolll! Faslından sonra içlerinden birisini yanına çağırır. adam kara kuvvetleri komutanı, boru mu? Herkes titriyor ama asker rahat işin garibi. Aralarında geçen diyalog; (erdal ceylanoğlu:ec asker:a)

ec: söyle bakalım asker; Beni tanıyor musun?
a: tanıyorum komutanım.
Ec: kimim ben? Adım ne benim?
A: adınız erdal komutanım.
Ec: soyadım?
a: valla soyadınız da bi hayvanoğluydu ama tam çıkaramıyom şimdi komutanım!

(bkz: Son sözler) *

gece vakti evde beliren yumuk gözlü canlılar

Gündüzleri aktifken, geceleri ara ara görülebilen canlılardır bunlar. Doğal yaşam alanları olan evlerde genelde çiftler halinde yaşarlar kendileri. Evde en çok görüldükleri yerler bilgisayarın bulunduğu oda civarları olup Daha sonra en çok bulabileceğiniz yer ise televizyonun bulunduğu yer ve civarıdır yine. Kullandıkları dil pek anlaşılır olmasa da insanlarla iletişime geçmekten geri durmazlar. Aslında gün içerisinde gözleri yumuk falan değildir ama saatin ilerlemesi ile gözdeki yumukluk katsayısı arasındaki doğru orantıdan mütevellit geç saatlerde karşılaştığınızda yusyumuk gözlerle belirir civarınızda. Enerjilerini gece vakti karşılaştıkları ve kendilerinden yaşça daha ufak insanlardan emdikleri yaşam enerjisi ile giderirler. Onlara karşı koymak imkansızdır! sizi yakaladıkları anda o karakteristik söz ve hareketlerini sergilerler.
evdeki elektrikli aletlere bir afiniteleri bulunan bu canlılar, saatin ilerlemesi ile birlikte içlerinden gelen durdurulamaz fiş çekme isteğine teslim olurlar adeta! sizi gördükleri yerde en yakınınızda bulunan elektrikli aletin (genelde bilgisayar ve televizyon olur) fişini hiç tereddüt etmeden çeker ve yaklaşık 3 kelimeden oluşan, çok azını anlayabildiğiniz o karakteristik cümlelerini kurarlar "daha yatmadın mı sen?" ve sizi bulunduğunuz yerden siktir ederek söylene söylene pijamatik halde yeniden yatmaya giderler.

Evet. iki saattir anlattığım ve muhtemelen tahmin ettiğiniz üzere bu canlılar anne ve babalarımızdır. canlarını yerim onların.

lan hala yatmadın mı sen! bak hala bak!

sözlüğe sarhoş gelen mod un yapabileceği duyurular

Soğuk bir kış günüydü.
aslen sivaslı, gerçek adı bülent olan ve yeğeniyle kamera karşısına geçip klasik bir halı saha * maçı zirvesi sonrası maçı değerlendirmeye çalışan zall, birden görüntüye giren salça'nın dehşet verici duyurusuyla neye uğradığını şaşırdı! ve ardından moonlight sonata, july4th ve diğer modlar gelerek loy loy loy loy loy loyy loooğğğyyyy demeye başladılar. götü başı ayrı oynayan bu ekip geceyi nezarette geçirdi...

işte görüntüler:
http://www.youtube.com/watch?v=kGmybcG3_mY

sözlük yazarlarının itirafları

+ bazen umumi tuvalete girmem gerekiyor. hani sıra olur da kapıda beklersiniz ya, içerden birisi çıkar. işte ona hayranım. kim olduğu fark etmez. adam ses çıkarmadan işeyebiliyor. ben içeri girince hassas noktalar arıyorum ses çıkmasın diye. o yapıyor, ben yapamıyorum. şırıl şırıl ses çıkıyor. ağlayasım geliyor. bir arkadaşıma sordum doktor bu nedir diye? o da oturuyordur oğlum dedi, dünyam yıkıldı...

+ birisi bana lafı gediğine oturtmalık bir şey söylediğinde, hani orta gelir de tam volelik olur, dayanamazsın çakarsın voleyi. sonra ne biçim gol oldu diye sevinirsin ya, işte öyle dayanamıyorum lan! çakıyorum lafı. kişi fark etmiyor. ama sonuç fark ediyor hacı! kız arkadaşıma çaktım lafı, bozuldu. benden ayrıldı. sevinç gösterileri yarıda kaldı... ama çok oldu tabi. hem olayı üstünden geçen zaman, hem de sayı.

+ hiçbir zaman sklemeyeceğim insanların beni karşısına çekip yarım saat bildik beylik laflarla sanki hayatında o olayı bir tek o yaşamış gibi hayat dersi vermesine uyuz olsam da, kırılmasın diye dinliyorum. mal mal suratına bakıp arada da onaylıyorum. vayy hımmm tabi hak etmiş o da! vs diyerek gaz veriyorum. peki o dediklerinin hiçbirini yapıyor muyum? hayır. kırılmasın zavallı işte...

+ saatlerce çalışmam gerekirken saçma salak bir iş buluyorum kendime her zaman. mesela bugün ev tişörtümün kollarına taktım kafayı. gittim elime makas aldım, ince ince terzi gibi o dikiş yerlerini tek tek kestim. kollarını çıkardım. kolsuz ev tişörtü oldu. peki kollarını ne yaptım? anneme verdim, yer bezi yap dedim gururla. anlamsız bakışları göğsümde toplayıp voleyi çaktım! auta gitti.

+ facebook'ta bir sapığım daha oldu. sağlam ha! sapık mapık dediğime bakma! daka başı bozmama, ağzıma geleni söyleyip hiç çekinmeme rağmen baya bir ısrarlı. arada edebiyat falan da parçalıyor. etkilenmedim desem doğru olur. hatta hiç skimde bile değil ama o fena etkilenmiş rolü yapıyorum. yedi sanırım. bakalım kahramanımızın başına daha neler gelecek.

+ ben babam olsaydım, beni döverdim.
+ ben annem olsaydım, beni yine döverdim.

+ ben bazen ne bok yediğimi kendim de anlamıyorum. misal şimdi...

maya takvimi ve kıyamet alametleri

Türk insanı tarafından pek dikkate alınmayacak alametlerdir.

- ahmet abi yetiş! 3 gün sonra kıyamet kopacakmış!
+ vayyy! vakit geldi demek. hayrola eşya mı topluyosun sen de?
- evet abi. kışlık yazlık ne varsa alıyorum.
+ al al. orda lazım olur allahın malı. peki sorabilir miyim bu bilgi sana nerden geldi?
- öyle deme! maya takvimine göre abi! kesin!
+ şehmuz mayanı skerim senin şehmuz! abuk sabuk konuşma zındıh! bırak lan o valizi de...
- ama abi...
+ lan nerede ne kadar abi varsa ölüsünü dirisi, her gece birisini tepe üstü geldiği yere sokar, üstlerine beşer kamyon çimento dökerim kes lan!
- valizi boşaltıyım mı abi?
+ bak hala...

başlıkları alt alta okumak

sevgilim ne zaman sokaktan geçse
oğlu gay kızı lezbiyen hanımı travesti olan adam

edit: lan oğlum sen ve sevgilinin nasıl insanlarsınız lan böyle!?!

yaran fotoğraflar

görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel

ve
görsel *

dümdüz küfredilen gsm operatörünün indirim yapması

Ana avrat dümdüz küfredilen gsm operatörünün %25 indirim yapması *
[Uyarı: evet uzun ama ibretlik lan! bana girdi, size girmesin gençler...]

baştan Hemen açıklığa kavuşturayım; küfredilen bu operatör tabi ki avea'dır.
başka kim olacaktır! önce kol gibi fatura dadayıp sonra da küfürü yeyince indirim yapıyorum geyiğine sarmıştır... kimden aldığını kime veriyorsun lan şuursuz?

ilk bakışta hoyratça bir davranış gibi geldiğinin farkındayım lakin insanı çileden çıkaran şeylerle muhatab olunca ister istemez en mülayım adam bile küfür edebiliyor.

Olay şöyle cereyan ediyor.
birkaç günlüğüne köyde bulunmam gereken bir zamanda internete girmem icab etmiştir. etrafta internete ulaşma imkanım olmaması dolayısıyla, mecburen telefondan gprs aracılığı ile kullanmış bulunduk interneti. tabi en fazla birkaç magebyte, ne olabilir yani? arşiv indirmedik sonuçta. gel zaman git zaman bir fatura geldi ki, aha babağan mitiline! tam tamına 175 ytl!!! bak rakamla yazıyorum "yüzyetmişbeş" tl. oha! ohaaaaa! insan bu rakamı görünce ne bok yiyeceğini şaşırıyor tabi. üsteik tabi olduğum tarife aylık 25 tl sabit ücreti olan ve 3 ayda bir avea'nın kendisinin bu meblağayı ödeyeceği bir tarife olup, o ay üçüncü aydır ve 175 tl içerisinde sabit ücret yoktur. yani asıl fatura minimum 200 tl...

hemen müşteri hizmetleri aranıyor. fatura bilgisi ile ilgili detay alınacağı söyleniyor. ondan ona, ondan ona şutlanarak yaklaşık 20 dakika boyunca şerefsizce çalan bir müzik eşliğinde bekletilip, ana avrat sövme katsayısı tavan yaptırılıyor insana. karşımıza tam da olması gerektiği gibi robotik bir ses tonuna sahip bayan operatör hanım çıkıyor. adını bile hatırlamıyorum, gerek de yok hani. diyalog:

- iyi günler. fatura detayım ile ilgili bilgi almak için aramıştım. şahsıma gelen 175 tl'lik faturanın detayını öğrenmek istiyorum. daha önce konuştuğum birkaç kişi internet tarifelerinizin baz ücretleri konusunda bilgi alabilmem için size yönlendirdi beni. *
+ evet adams bey. evet...
- ayrıntıları geçelim. neyse. ben sizin gprs kullanımı için megabayt veya kilobayt başına düşen baz ücretinizi öğrenmek istiyorum. nedir bu ücret ki bana devasa bir fatura geliyor?
+ evet adams bey. evet... size daha iyi hizmet sunabilmek adına görüşmemiz kayıt altına... vırcırvırcırvırcır... *
- bakın! son kez söylüyorum. bulunduğum yerde internet olmadığından dolayı telefonumla internete girdim! sonra da gördüğüm kadarıyla sayenizde kol gibi bir fatura da bana girdi! bunun sebebini internetten fatura detayıma bakarak öğrenemiyorum! size son kez soruyorum! ayrıntıları geçip, bana internet yani gprs kullanımı için ücretlendirme şeklinizi, şemalinizi insan gibi anlatır mısınız!
+ bünyesinde bulunduğunuz tarifemiz avea yeniyıl tarifesi olarak görünmekte. bu paketimiz içerisinde internet paketi bulunmamakta olup, eğer isterseniz avantajlı internet paketlerimizden yararlanabilirsiniz adams bey. aylık 1 gb'lık internet paketimiz sadece 9 tl. yararlanmak ister miydiniz?
- kadınnnnnn!!! bak! artık beni çileden çıkarmaya başladın. kafamız senin kadar çalışıyor. son kez söylüyorum. ya bana şu ücret nedir söyle! ya da küfürü yiyeceksin artık! efendilik de bir yere kadar! konuşş be kadın!
+ bakın beyefendi...
- ulan nerede ne kadar beyefendi varsa, ölüsünü dirisini, her gece birisini çıktığı yere tepe üstü sokar, üzerlerine de beşer kamyon beton dökerim! söyle lan şu fiyatı artık!!! sövdürme bana!
+ peki. * gprs kullanım ücretimiz kilobayt başına 0.07 tl dir beyefendi.
- ha şöylee... peki. bilgisayardan anlayan birisi olarak basit bir hesap yaparsak 1000 kilobayt 1 megabayt diye düz ve basit bir hesapla, 0.07 x 1000 = 70 tl. ediyor. yani ben 175 tl lik ücreti tam olarak 2.5 megabayt için mi vermiş oluyorum? bunu mu söylemiş oluyorsunuz tam olarak?
+ bakın beyefendi. avantajlı internet paketleri...
- kadın sen beni dinle. sen koyun bokuna zeytin derken biz bilgisayarla uğraşıyorduk. senin kadar kafamız çalışıyor internet paketi satın alıp da internete girmek adına ama birkaç şey söylemem gerek şimdi. dinliyorsun değil mi?
+ evet beyefendi. buyrun.
- konuştuklarımız kaydediliyor ve muhtemelen bunu dinleyecek olan senin bir üst mercin olan kişiler değil mi?
- evet beyefendi.
- söyleyeceklerimi üstüne alınma o halde. seninle alakası yok. şunu söylemem gerek ki, bu faturayı sike sike ödeyeceğiz. giren girdi bir defa. ama şunu söylemezsem de içimde kalır inan. 1 gb'lık paketi 9 tl'ye satıp da 2,5 mb internete 175 tl yollayan operatörün de, hizmet sağlıyorum ayağına bir sürü reklam yapıp kol gibi faturayı adama dayayanların da, kendilerini çok zeki sanıp milleti keriz yerine koyan patronlarının da, bunu dinleyecek olan şerefsizin ve onun üstünde çalışanların da gelmişini geçmişini 7 ceddini bir güzel sikeyim! 175 tl de sadakam olsun... şunu da bilsin ki bunu dileyecek o.ç en kısa sürede operatörümü değiştireceğim. hatta bununla da kalmayıp, çevremde avea kullanan kim varsa onların da değiştirmesi ve bir daha avea kullanmaması için elimden geleni de yapacağım! söyleyeceklerim bu kadar. verdiğiniz hizmetin ızdırabını sikeyim... güle güle...
dıt dıt dıt...

faturayı ödedik tabi. evlat acısı gibi koydu ama yapacak bir şey yok. hayat devam ediyor.
geçilebilecek uygun bir tarife ve operatör ararken, gel zaman git zaman, bir hafta sonra ansızın müşteri hizmetlerinden birisi arayarak şöyle bir teklifte bulundu:

- merhabaağğğğ *. size bir teklifimiz var. kullanmakta olduğunuz tarifenizin sabit ücretini %25 indirimle 1 sene boyunca ödemeye ne dersiniz? eğer isterseniz 1 sene boyunca tarifenizin sabit ücretinin %25 ini biz sizin yerinize karşılayalım. işte şöyle avantaj işte böyle avantaj vay vay vay... [buraya dikkat] faturanıza yansıtılacak indirim, eğer 1 sene içerisinde başka bir operatöre geçerseniz son faturanıza yansıtılacaktır. tekrar dinlemek için 1'e, kabul etmek için 2'ye, ayrıntılı bilgi almak için 3'e basınız.

kerizlikte sonra nokta bu olsa gerek! 1 sene boyunca ananızı bellemeye devam etmemiz için 2 ye basın yerine değişik şeyler söylemekte adamın birisi. futbol enteresan tabi...
şaşırdım. çünkü dümdüz küfretmek için bir tuş koymamışlardı ne yazık ki.

dolayısıyla dıt dıt dıt...
(bkz: fuck you avea)
görsel

birkaç dakika önce müşteri hizmetlerinden tekrar aranılmıştır. özellikle kapatılmamış ve ne saçmalanacağı merak edilip beklenmiştir. daha sonra geçen diyalog ise;

- merhabağğ. ben samet. size özel oluşturduğumuz indirimli tarife fırsatı hakkında bilgi vermek istiyorum.
+ buyur. ver bakalım.
- adams bey; size özel kampanyamızda her yöne 2000 dekika her yöne 2000 mesaj ve 2gb internet paketi %25 indirimle 59 tl ye sunuyoruz. 1 yıl içerisinde başka bir operatöre geçerseniz yapmış olduğumuz tüm indirimler ise son faturanıza yansıtılacaktır. yararlanmak ister misiniz?
+ hmmm... pek iyi pek güzel. pek bir soru sorabilir miyim?
- buyuru efendim.
+ açıkçası sizin şirket politikanızı tam olarak anlamadım. size durum nasıl yansıtıldı da beni arıyorsunuz o kısmı bilmem imkansız fakat şu bilgiyi vermek isterim ki, galiba geçen hafta sizin müşteri hizmetlerinizi arayıp küfretmiştim. şimdi ise siz beni arayıp indirim vb laflar ediyorsunuz. küfretme sebebime gelince, 175 tl yi 2.5 mb internet için ödemem gerektiği söylenip, daha sonrasında ise aynı kişi tarafından 1gb lık internet paketine 9 tl karşılığında yararlanmak isteyip istemediğimin sorulmasıydı. şimdi size soruyorum? siz kimden aldığınızı kime veriyorsunuz? veya siz olsaydınız böyle bir operatörün dandik tarifesine geçer miydiniz?
- ..... *
+ şu anda beni aramış olmanız ise bende şu intibayı uyandırdı açıkcası. ne kadarçok küfür, o kadar çok indirim. o halde size de küfretsem %50 mi vereceksiniz? ya da bu yüzsüzlükle sizden sonra arayacak olana da küfredince üste para mı alacağım ha?
- ..... *
+ şimdi tarifenizi de alın ve gidin. yoksa ağzımdan kötü sözler dökülecek tekrardan!
- teşekkür ederiz efendim.
+ ben de teşekkür ederim. iyi geldi bu *

özet geç adams faslı:
bundan sonra kol gibi fatura mı geldi? ara avea'yı
- fuck you avea!
+ tebrikler! %25 indirim kazandınız! (ama sonra geri alırım bak)

kalk ayağa ak parti li gibi konuş

zavallı gariban köylüme, toplantı öncesi tüm katılımcılara dağıtılan şifreleri vermemişler besbelli.
o da doğru bildiklerini söyleme çabasındayken başına gelmeyen kalmamış.
oysa:

şifre: bülent arınç konuşurken öğretmen yazı yazdırırken sürekli evet diyen it gibi her şeye evet diyeceksindi.

yazık...

direği yalayarak çıkan topa erişimin engellenmesi

Yakında olması muhtemel olaylardan birisi sadece. yüksek tahrik unsurları içermesi dolayısıyla başımıza gelebilir mesela. [al sana kılıf]

ercan taner:
- evet! adeta top direği yalayarak dışarı çıkıyor... dakika 68.

birkaç dakika sonra top toplayıcı yanında aniden beliren, badem bıyıkları ve kolormatik gözlüklü şahıs olaya el atar:

- o topu bana ver genç!
+ neden ki abi? kaleciye verecektim ben.
- o topla oynayamazsınız!
kaleci de gelir:
* topu ver. oyunu başlatacam!
- orda dur kaleci efendi! bu topa erişim artık benim kararımla engellenmiştir!
* haydaa! hasta mısın abisi sen? nedir bu saçmalık?
- bak aslanım. eğer oynadığın takımda oynamaya devam etmek istiyorsan sesini keseceksin. defterini düreriz. erişim engellendi diyorsak engellendi. Bi kere bu zındıh top direği yalayarak çıkıp binlerce kişiyi tahrik etmiştir. zaten oynadığınız da kefere oyunu ya sesimizi çıkarmıyoruz...
üstelik yalayarak diyorum bak! içindeki kelimeyi tekrar söyletme bana!!! ikinci nokta da buydu. bu top mahkeme kararı ile birazdan kesilecek. siz de siktirin gidin başka topla oynayın. ne biliyim futbol topunun içine lastik top sokun! ne halt ederseniz edin... hadi hadi kalabalık yapmayın...
* ibretlik paylaşım oldu... cidden bak. dağılalım en iyisi...

konuyla alakalı asıl sorulması gereken soru:
bu modem internete girmeyecekse size mi girecek?

[hepimiz anladık galiba...]

babanın pokemon lakaplı bir arkadaşının olması

Dumur deryalarında pervasızca süzülmek adına ideal bir haber diyebilirim.
ilk başta inanılmayıp, konuşmalar sırasında
pokemon aşağı, pokemon yukarı derken derken merak edilip sorulmuştur arkadaş;

"baba! pokemon ne demek biliyor musunuz?"

cevap gayet net ve olması gerektiği gibiydi;
"hayır!"

lan o zaman nasıl? neden? niçin?
sonra dedim, vardır bir bildikleri.
allah düşman başına vermesin hacılar!
Düşünsenize bi;
40lı yaşlara gelip de pokemon lakaplı olmayı.
tövbe tövbe...
sübhaneke
dinimiz amin. *